HAARP ve Nikola Tesla İddiası: Depremleri Tetiklemek Mümkün mü?

Sosyal medyada her büyük sarsıntı sonrası gündeme gelen 'yapay deprem' iddiaları, köklerini Nikola Tesla'nın 19. yüzyıldaki deneylerine dayandırıyor. Bilim dünyası ise iyonosfer araştırmalarının yer kabuğunu etkilemesinin fiziksel olarak imkansız olduğunu vurguluyor.

Dünyanın farklı noktalarında meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından sosyal medyada en sık karşılaşılan iddialardan biri, bu sarsıntıların ABD'nin Alaska eyaletindeki HAARP (Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı) tesisleri tarafından tetiklendiği yönünde. Komplo teorisyenleri, tesisin yaydığı radyo dalgalarının yer kabuğunu harekete geçirebilecek bir 'silah' olduğunu öne sürüyor. Ancak bilimsel veriler ve uzman görüşleri, bu iddiaların fiziksel gerçeklikle bağdaşmadığını ortaya koyuyor.

HAARP ve Komplo Teorilerinin Kökeni

İddiaların merkezinde yer alan HAARP, Alaska'nın Gakona bölgesinde, 33 dönümlük bir arazide kurulu 180 adet yüksek frekanslı antenden oluşuyor. 2015 yılında ABD Hava Kuvvetleri'nden Alaska Fairbanks Üniversitesi'ne devredilen tesis, temel olarak atmosferin en üst katmanı olan iyonosfer tabakasını incelemek için radyo sinyalleri gönderiyor. Bilim insanları, bu sinyallerin iletişim ve navigasyon sistemlerini geliştirmek amacıyla kullanıldığını, ancak enerjinin atmosferde emildiğini ve yer kabuğuna, yani fay hatlarına etki etme ihtimalinin bulunmadığını belirtiyor.

Tesla'nın 'Deprem Makinesi' Efsanesi

HAARP ile ilgili teorilerin tarihsel dayanağı, ünlü mucit Nikola Tesla'nın 1896 yılında gerçekleştirdiği bir deneye atıfta bulunuyor. Tesla'nın, buharla çalışan küçük bir osilatör (titreşim cihazı) kullanarak laboratuvarının bulunduğu binayı sarsmayı başardığına dair anlatılar, yıllar içinde 'deprem makinesi' efsanesine dönüştü. İddiaya göre Tesla, rezonans frekanslarını kullanarak küçük bir enerjiyle büyük yıkımlar yaratabileceğini öne sürmüştü. Günümüzdeki komplo teorileri, HAARP teknolojisinin Tesla'nın bu çalışmalarının, çok daha büyük ve yıkıcı bir versiyonu olduğu varsayımına dayanıyor.

Bilimsel Gerçekler ve Enerji Kıyaslaması

Jeofizikçiler ve sismologlar, radyo dalgalarının yerin kilometrelerce altındaki tektonik plakaları hareket ettirecek güce sahip olmadığını net bir şekilde ifade ediyor. HAARP'ın yaydığı enerji, Güneş'ten gelen ve her gün dünyaya çarpan elektromanyetik fırtınaların yanında ihmal edilebilir düzeyde kalıyor. Eğer iyonosferdeki değişimler deprem yaratabilseydi, Güneş patlamaları sırasında dünyanın sürekli sarsılması gerekirdi. Uzmanlar, depremlerin yer kabuğundaki devasa kayaç bloklarının hareketi sonucu biriken enerjinin boşalmasıyla meydana gelen doğal jeolojik süreçler olduğunu hatırlatıyor.