Geleceğin Altını Su: Kaynaklarımız Tehlike Altında

Dünya genelinde 'su' artık yalnızca bir hak değil, aynı zamanda en kritik kaynak haline geldi. World Health Organization (WHO) verilerine göre 2021 yılında 2 milyardan fazla insan, 'su baskısı' olan ülkelerde yaşıyordu. Bu tablo, önümüzdeki yıllarda çok daha ciddi bir boyuta ulaşma riski taşıyor.

Su kaynaklarının tükenmesi, yalnızca çevresel bir mesele değil; aynı zamanda toplumsal adalet, sağlık ve güvenlik açısından da bir alarm niteliği taşıyor. Örneğin, UNICEF'in verileri, dünya nüfusunun yaklaşık iki üçte birinin yılda en az bir ay 'şiddetli su kıtlığı' yaşadığı yönünde. Bu sayı, birer istatistikten öte, çocukların okula gidemediği, insanların temiz suya ulaşamadığı, üretimin ve hayatın sekteye uğradığı bir gerçekliğe işaret ediyor.

Neden su bu kadar önemli?

Su, tarım için, sanayi için, günlük yaşam için vazgeçilmez. Ancak artan nüfus, değişen iklim koşulları, suyun kirlenmesi ve kaynakların kötü yönetimi bir araya geldiğinde, su 'geleceğin altını' hâline geliyor. Birleşmiş Milletler'in araştırmasına göre, 2050'ye kadar küresel su talebi %20‑25 artabilir ve bu artış özellikle suyu zaten sınırlı olan bölgelerde ciddi sorunlara yol açabilir. Ayrıca, aynı raporlar su güvenliğinin sağlanamamasının sosyal ve politik istikrarsızlığa da yol açabileceğini gösteriyor.

Türkiye için de bir uyarı işareti

Su krizinin sadece uzaklarda bir sorun olmadığı Türkiye için de geçerli. Yurdumuzda tarım, sanayi ve kentleşme nedeniyle suya olan talep hızla artarken, yağış rejimlerindeki değişim ve yer altı suyu kullanımındaki artış kaynakların daha fazla baskı altında olduğunu gösteriyor. Bu durum, 'geleceğin altını' olarak adlandırdığımız su açısından alarm zillerinin çaldığını anlamamız açısından kritik.

Çözüm için toplumsal çağrı

Bu krizi yalnızca bireysel önlemlerle çözmek zor olabilir; çünkü sorun sistematik. Ancak bazı yaklaşımlar hepimizin işine yarayabilir:

• Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve kullanımında şeffaflık sağlanmalı.
• Tarım ve sanayi sektöründe su tasarrufu, suyun tekrar kullanımı gibi yenilikçi yöntemler yaygınlaştırılmalı.
• Tüketici olarak, suyun kıymetini bilmek ve israfı önlemek bir sorumluluğumuz.
• Kamu politikaları, özellikle düşük gelirli ve risk altındaki bölgeler için öncelikli hazırlanmalı.

'Geleceğin altını' dediğimiz su, artık geleceğe ertelenebilecek bir kaynak değil. Dünyanın büyük bir kısmı bu gerçeğin farkında; ancak farkındalık yeterli değil, eylem şart. Hepimiz için; birey olarak, toplum olarak, devlet olarak hep birlikte suya sahip çıkma vaktidir.