18 Aralık 2024 Çarşamba
Suriye’de dolar kullanımına yönelik yasağın kaldırılmasının ardından halk, değersizleşen Suriye liralarını döviz bürolarına taşımaya başladı. Ancak, çuvallarla getirilen paralar karşılığında sadece cep dolduracak kadar dolar alınabiliyor. Ülkedeki ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor.
Beşar Esad rejimi döneminde enflasyon kontrolden çıktı ve temel gıda maddeleri ile yakıt fiyatları akıl almaz seviyelere ulaştı. Şu an Suriye’de 1 dolar 14 bin Suriye lirasına denk geliyor. Ortalama bir aylık gelir, sadece 20 litre benzin ya da 10 ekmek almaya yetiyor.
Esad döneminde uygulanan dolar yasağı, halkın günlük yaşamını daha da zorlaştırmıştı. Yasağın kalkmasının ardından Suriye halkı, ellerindeki parayı dövize çevirmek için poşetlerle döviz bürolarına akın ediyor. Ancak, çuvallarla getirilen Suriye lirası, yalnızca birkaç dolar karşılığında bozdurulabiliyor.
Döviz bürosuna gelen Hasan Amasya, “500 dolar almak için iki poşet para getirdim. Esad ekonomiyi mahvetti. Bütün ülkelerden, özellikle Türkiye’den destek bekliyoruz.” ifadelerini kullandı. Döviz bürosu sahibi Nadir Şehar ise, “Suriye parasının değeri kalmadı. Ekonomi yanlış yönetildi ve sonuçları ağır oldu. Yine de bombardıman olmaması sevindirici. İnşallah her şey düzelecek.” dedi.
Suriye’deki ekonomik kriz, halkın alım gücünü neredeyse tamamen yok etti. İnsanlar temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanırken, paralarının değersizleşmesi nedeniyle daha fazla zorlukla karşı karşıya kalıyorlar.
Halk, ekonomik sıkıntılardan kurtulabilmek için uluslararası destek bekliyor. Suriye’deki insanlar, bir yandan ekonomik çöküşle mücadele ederken diğer yandan barış ve istikrar için umutlarını korumaya çalışıyor.
İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait iki Eurofighter Typhoon savaş uçağı, Katar’daki Ferocious Falcon V Tatbikatı sonrası Ankara’da Mürted Hava Meydan Komutanlığı’na iniş yaptı. Türkiye, bu gelişmiş savaş uçaklarını satın alma konusunda görüşmelerini sürdürüyor.
Katar’da gerçekleştirilen tatbikatın ardından İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait iki Eurofighter savaş uçağı, Türk yetkililer tarafından incelenmek üzere Ankara’ya getirildi. Uçaklar, iniş sırasında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait iki F-16 savaş uçağı tarafından eşlik edilerek güvenli bir şekilde Mürted Hava Meydan Komutanlığı’na indirildi.
Eurofighter Typhoon, 4.5 nesil çift motorlu, çok amaçlı bir savaş uçağı olarak Avrupa’da geliştirilmiştir. Bu uçaklar, modern savaş alanında üstün manevra kabiliyeti ve gelişmiş teknolojiyle dikkat çekmektedir. Türkiye’nin bu uçaklara olan ilgisi, hava kuvvetlerinin operasyonel gücünü artırma planlarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçtiğimiz günlerde medya temsilcileri ile yaptığı toplantıda, “Eurofighter konusunda görüşmeler olumlu şekilde sürüyor. Katar’daki tatbikata katılan iki Eurofighter, 18 Aralık’ta Ankara’ya gelecek ve inceleme fırsatı bulacağız.” ifadelerini kullanmıştı.
Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye’ye getirilmesi, İngiltere ile Türkiye arasındaki savunma alanındaki iş birliğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Yetkililer, bu uçakların Türk Hava Kuvvetleri envanterine katılması durumunda savunma gücüne önemli katkılar sağlayacağını belirtiyor.
Türk yetkililer, Eurofighter Typhoon uçaklarının teknik özelliklerini ve operasyonel yeteneklerini inceleyecek. Görüşmelerin olumlu sonuçlanması durumunda, bu uçakların Türkiye’nin hava kuvvetlerine dahil edilmesi için önemli bir adım atılabilir.
Devletin “gizli anayasası” olarak adlandırılan Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin (Kırmızı Kitap) güncellenmesi için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde üst düzey güvenlik önlemleri altında gizli bir toplantı yapıldı. Toplantıda ele alınan düzenlemeler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, belgeyi güncellemek üzere bakanlıklar ve ilgili kuruluşlardan görüş toplamaya başlamıştı. Bu kapsamda yapılan çalışmaların ardından, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında önemli bir toplantı gerçekleştirildi.
Toplantının gizliliği nedeniyle katılımcılardan cep telefonu ve akıllı saatler alınarak, üst düzey güvenlik önlemleri uygulandı. Çalışmaların tamamlanmasının ardından, güncellenen belge, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısında değerlendirilerek resmileştirilecek.
Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, devletin iç ve dış tehdit algılamalarını belirli aralıklarla güncelleyen stratejik bir metin olarak öne çıkıyor. Belge, milli güvenliğin sağlanması ve milli hedeflere ulaşılması için gereken esasları içeren bir rehber niteliğinde.
Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, en son 30 Eylül 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında düzenlenen Milli Güvenlik Kurulu toplantısında güncellenmişti. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, belgede bölgesel ve küresel gelişmelerin milli güvenliğe etkilerinin değerlendirildiği belirtilmişti.
Konuyla ilgili TBMM Genel Kurulu’nda açıklama yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yeni belgenin 2025 yılında hayata geçeceğini duyurdu. “Bu belge, Milli Güvenlik Kurulu kararıyla resmileşecek ve kurumlarımıza yol gösterecek” dedi.
Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinin ardından açıklamalarda bulunan HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani, yeni kurulacak Suriye devletinde Türkiye’nin kritik bir role sahip olacağını belirtti. Colani, ticari iş birliklerinden reform süreçlerine kadar Türkiye ile yakın temas içinde olacaklarını vurguladı.
Colani, Türkiye’nin Suriye’nin yeniden yapılanmasında öncelikli bir konumda olduğunu ifade etti. “Türkiye’nin ekonomik kalkınma tecrübelerine güveniyoruz. Karşılıklı ticari ilişkilerle toplumsal bağlarımızı daha da güçlendireceğiz. Bu zafer sadece Suriyelilere değil, Türk halkına da aittir.” dedi.
Yeni Suriye’nin yönetim modeliyle ilgili soruları yanıtlayan Colani, şeriat ile ilgili tartışmalar hakkında, “Bu konuyu uzmanlara ve ülkenin geleneklerini bilen kişilere bırakmalıyız. Kişisel görüşlerle bir ülke yönetilemez.” ifadelerini kullandı. Colani, kişisel fikirlerin değil, yasaların esas alınacağını vurguladı.
Colani, Suriye’nin yeniden kalkınması için kapsamlı bir yol haritası üzerinde çalıştıklarını söyledi. “Altyapı, ekonomi, yargı, güvenlik ve ordunun reformu gibi konular önceliklerimiz arasında. Sorunları parçalara ayırarak çözmek en mantıklı yol.” dedi.
Beşar Esad rejiminin uluslararası bir anlaşmayla devrildiği iddialarını reddeden Colani, “Bu süreç tamamen Suriye halkının mücadelesinin bir sonucudur. Halkımız özgürlük için büyük bedeller ödedi.” ifadelerini kullandı.
Colani, Suriyeli sığınmacılara kapılarını açan Türkiye’ye minnettarlığını dile getirdi. İki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçleneceğine inandığını belirterek, “Türkiye ile iş birliği, bölgede barış ve kalkınmayı destekleyecek.” dedi.
Eski AK Parti MKYK Üyesi Mücahit Birinci, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun ardından İYİ Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener’e de AK Parti’ye katılma çağrısında bulundu. Birinci, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Aile buradaysa, evlatlar dışarıda olmaz, olamaz” ifadelerini kullanarak birleşme çağrısını yineledi.
Birinci, Davutoğlu’nun “Ruh bakımından AK Parti’den hiç kopmadım” şeklindeki açıklamalarına atıfta bulunarak, Gelecek Partisi liderine “yuvasına dönme” çağrısı yaptı. “Bu ayrılık yapaydır” diyen Birinci, Davutoğlu’nun AK Parti çatısı altında siyaset yapmasının önünün açılması gerektiğini belirtti.
Mücahit Birinci, geçmişte farklı ideolojilerden gelen siyasetçilerin AK Parti çatısı altında büyük işler başardığını hatırlattı. “Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’dır. Dünya karşımızdayken, birliğimizi güçlendirmek hepimizin vazifesidir” dedi.
Birinci, Meral Akşener’e yönelik çağrısında ise şunları söyledi: “Sayın Akşener’in bu birliktelikte, bu çınarın altında yer alması, gönülleri samimi insanların beklentisidir. Vakit tefrika değil, birleşme vaktidir.” Bu çağrı, siyasi arenada büyük yankı uyandırdı.
Ahmet Davutoğlu, Suriye’deki gelişmelerin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti politikalarına destek veren açıklamalarda bulunmuştu. Davutoğlu, “Hala manen sizin aranızdayım” diyerek AK Parti’ye yakın durduğunu ifade etmişti. Mücahit Birinci, bu sözlerin ardından Davutoğlu’nun AK Parti’ye dönüşünün kolaylaştırılması gerektiğini söylemişti.
Birinci’nin açıklamaları, Türkiye siyasetinde yeni bir birleşme döneminin işareti olarak değerlendirildi. Özellikle AK Parti, MHP ve İYİ Parti arasında olası iş birliği senaryoları, kulislerde konuşulmaya devam ediyor.